top of page

Değişim

  • Yazarın fotoğrafı: yesilesarplikiz
    yesilesarplikiz
  • 20 Nis 2021
  • 4 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 26 Nis 2021

Okurken Dinlemelik Müzik Önerisi:


Merhaba sevgili okur.. bir değişim süreci içerisindeyim ve son zamanlarda daha çok zorlanıyorum. Değişmek hiç kolay değil. İnsanın yeniden doğabilmesi için önce ölmesi gerekiyor.. ve ben şu an ölüyorum.. Bunun adı değişim. Bir insanın bildiklerini unutup hayata sıfırdan başlaması hiç kolay değil. Ben artık ne biliyorum ne bilmiyorum onu bile bilmiyorum. Tek bildiğim eski bene artık sahip olmadığım. Yeni bende nelere yer var nelere yer yok bunlara karar vermeliyim. Geçmiş tecrübelerimden gerekli dersleri almadıysam hayat bana aynısını tekrar yaşatıyor. İşe yarıyor mu? evet yarıyor ne yalan söyliyim. Artık eskisi gibi bakmadığım için hayata, eskiden yaşadığım olayın aynısını veya benzerini tekrar yaşadığımda bunun farkında olup daha farklı tepkiler verebiliyorum. Bu bir gelişme mi? evet. İçsel dengeyi yakalamak gerçekten kolay değil ama ben elimden geleni yapıyorum. Bazen ne kadar yorulduğumun farkında olmuyorum, bedenim tepki vermeye başlayınca anlıyorum. Ansızın gelen göz yaşları ve neden ağladığını bilmeme durumları.. İnsan yorulduğunun farkına varmayınca beden duyguları göz yaşlarıyla ifade ediyor.. Ağlamak bu yüzden rahatlatıyor belki de. Bizim kendimize anlatamadığımız duygular, göz yaşı olup akıp gidiyor. Geçici de olsa üzerimizdeki o yorgunluğu, birikmişliği atmamıza yardımcı oluyor.

Ağlamak zayıflık değildir. Ağlamak güçlenmektir bence. Duyguların ifade bulmasıdır. Duygular ifade edilemediğinde güçsüz oluruz, ifade edildiğinde değil. Duygularımızı ifade etme biçimlerimiz de yargılanmamalı değil mi?

Değişim diyorduk.. doğmak için ölmek gerek.. ölüm süreci inanın çok zor. Sonu çok güzel olucak ama biliyorum. Kendinizin şu ana kadar hiç olmadığınız kadar güçlü olduğunuz bir halini hayal edin. Bambaşka birine dönüştüğünüzü, eski hatalarınızdan eser kalmadığını, eksik hiçbir duygunuzun olmadığını.. kendine yeten, kendini bilen, kendine değer veren biri olduğunuzu hayal edin.. Geçmişe dair hiçbir kırıntıyı bugüne getirmediğiniz; geleceğe dair hiçbir korku, kaygı duygusuna sahip olmadığınız bir hal. Nasıl? çok güzel değil mi düşüncesi bile.. Düşüncede kalması yetmiyor maalesef ki. Niyet tabii ki de önemlidir. Her şeyin başı niyettir. Ancak, uygulamak bizi hedefe götürür. Niyet adımsa, çaba yolun kendisidir. Bu yol, sabır ve çaba yolu.

Değişimden bahsediyoruz. Kim elini kolunu sallayarak değişime gidebilir ki.. hadi ben değiştim diyebilir miyiz? bir anda olabilen bir şey olsaydı çoktan başarırdık sanki. İçeriyle önce yüzleşmek gerek. Önce canımızın yanması gerek. Bugüne kadar yandığı yetmiyor mu seslerini duyar gibiyim.. ama bu öyle değil.. bir olay durumdan dolayı değil, içerideki gerçeklerden dolayı, kendimizle yüzleşmeden dolayı bir can yanması bu. Kabuk bağlayan, gizlediğimiz tüm yaraları baştan kanatmamız gerekiyor. Üzeri örtülü hiçbir şey kalmamalı. İç temizlik, iç hesaplaşma böyledir. Kolay değil demiştim.. güzel olan şeylerin kolay olduğu nerede görülmüş ki zaten.. kolay olsaydı herkes mutlu mesut bir hayat yaşardı. Ama hepimizin uğraştığı ayrı sorunları var değil mi?

Bazen bu çabaların içerisinden hiç çıkamıyorum. Nereye kadar böyle devam edicem? daha ne yapabilirim? bu duruma nasıl son verebilirim? gibi pek çok soruyu kendime sorup halletmeye çalışıyorum ancak yoruluyor insan. Bir dur demek gerekiyor, soluk almak gerekiyor. Ama işin garibi de ne zaman soluk alsam yeni bir şey fark ediyorum. Sessizliktedir belki de çözüm. Sessizlikte duyabiliyorum, daha net görebiliyorum. Acıyı hissediyosam acıyı tepki vermeden sessizce izliyorum mesela. Mutluluğu hissediyorsam da onu..

Duygulara tepki vermeye programlanmışız ama onlara tepki vermeden dışarıdan izlediğimizde bir şeylerin iç yüzü berrak bir hal alıyor. İzleme olayının üzerinde durmalıyım. Burda derin bir sır var çünkü. Kendimize dışarıdan bakabilmek çok önemlidir. Bir çok problemi bu yöntemle fark edebiliriz. İçerideyken kayboluyoruz duygular düşünceler içerisinde.. Hepsini bize ait zannettiğimiz için.. hepsini benimsediğimiz için.. bize verdikleri zararlar yüzünden bir şeylerin farkına varamıyoruz. Bizi ele geçiriyorlar kabul edelim. Dışarıdan baktığımızda biz, bize ait olmayan her şeyden uzaklaşırız. Bizim gerçek halimiz odur. Buna öz diyoruz. '

'Özümüzü bulmak'' bunu daha önce duymuşsunuzdur. Özü bulmanın ne anlama geldiğinden bahsedelim.. Öz; şu an hissettiğiniz, sizi ele geçiren gerçekte size ait olmayan tüm negatif duygu düşüncelerden arındığınız, sizin gerçek saf bilincinizdir. Zihnin olmadığı bir halden bahsediyorum. Şuan bizi ele geçiren şey zihinden başkası değil. Değişim sürecinde, zihnin oyunlarından sıyrılıp gerçek kimliğimiz olan ''öze'' ulaşmak amaçlanır. Yeni doğan bir bebek öz halimizken, büyüdükçe hayata karıştıkça zihnimiz bizi ele geçirir. Yaşlanırız ve yaşamımıza uzaktan bakmaya başlarız.

Yaşlılık öze tekrar dönme adımıdır. Doğmak için ölmek gerek.. yaşlılık yaşamımızdaki hataların farkında olduğumuz, kendimize uzaktan bakabilme imkanı bulabildiğimiz bir evredir, dikkat edin. Pencereden bakıp uzaklara daldığınız yaşlılık hallerinizi düşünün.. O pencereden, geçmişe dair keşkelere mi bakmak isterdiniz iyi kilere mi? Tabii ki de iyikilere..

Sona yaklaştığımızda başlangıcı düşünürüz nedense. Başlarda farkında olmayız. Sona geldiğimizde anlarız yaşamın kıymetini. Şu an tam sırası.. yaşamın kıymetini anlamak için, kendimize bakmak için.. Biz hayattayken yeniden doğalım istiyorum ben. Bizi engelleyen duygu düşünceler olmadan, ele geçirilmeden, ''kendimizi'' doyasıya yaşayabilmeyi çok geç olmadan tatmak istiyorum. Şu anki sürecimden şikayetçi değilim. Zorlanıyorum ama pes etmiycem. Çünkü kolayca sahip olsaydım, kıymetini bilir miydim bilmiyorum..

Kendi yolculuğumuz çok kıymetli, değişim sürecimiz çok kıymetli. Evet şu an belki acısını çektiğim aşamadayım.. canım belki çok yanıyor ama yeniden doğduğumda, yepyeni duygu düşüncelere sahip olduğumda, kendimi bulduğumda, hepsini kalbimle gülümseyerek hatırlayacağımdan hiç şüphem yok. ''Ne yoldu ama? az yorulmadık ama sonuna kadar değdi!'' bunu diyeceğim günleri hayal ediyorum.. Bu ulaşabildiğim bir hayal olacak. Bunun olması için elimden gelen mücadeleyi veriyorum.

Direnmemek gerekiyor bazen. Hırs asla yapmamak gerekiyor. Öyle bir şey ki bazen de gerektiği yerde bırakmak gerekiyor. O sana kendiliğinden geliyor. Kendine giden yolda hiçbir hastalıklı duyguya yer yok. Her şeyden arınmak gerekiyor. Derinlere inip büyük bir temizlik gerek. Hakikati tam anlamıyla görebilmek gerek. Bunun için sakinlik, sessizlik lazım. İç sesimizi de kontrol etme vakti artık. İçerisi yalnızca konuştu bugüne kadar, biz onu dinleyen olmak yerine ses çıkartan olduk. Artık sessiz olup içeride ne var ne yoksa onu dinleme ve izleme süreci..

Şimdi ben de burada konuşmama son verip içeriyi dinlemeye gidiyorum. Bir süre sessiz kalıcam, bu sürede sen de kendine iyi bak ve bol bol kendini dinle olur mu?

Hiçbir şey kendiliğinden ne o kadar üzücüdür, ne de zor. Bizim güçsüzlüğümüzdür ona bu niteliği veren. Büyük ve yüksek şeyleri görebilmek için onlara göre bir ruhumuz olması gerekir, yoksa kendi çamurumuzu görürüz onlarda. Düz bir kürek suda eğri görünür. Önemli olan bir şeyin yalnızca görülmesi değildir, nasıl görüldüğü de önemlidir. - MONTAIGNE
Şeylere bakış şeklinizi değiştirdiğinizde, baktığınız şeyler değişir. -Dr. Wayne DYER
Sadece şunu aklınızdan çıkartmayın, atmadığınız kurşunlar yüzde yüz hedefi vurmadı! -Wayne Gretzky
Önce kendinize ne olmak istediğinizi söyleyin; ve sonra onu olmak için gereğini yapın. -Epictetus
Bağışlama bir mahkumu serbest bırakmadır ve ancak o zaman görürsünüz ki mahkum sizden başkası değildir. - Lewis Smedes



 
 
 

Comments

Rated 0 out of 5 stars.
No ratings yet

Add a rating

© 2023 by The Mountain Man. Proudly created with Wix.com

bottom of page