İçe Dönüş
- yesilesarplikiz
- 19 Nis 2021
- 4 dakikada okunur
Okurken Dinlemelik Müzik Önerisi: https://open.spotify.com/track/1i0INf4g7fgXDI4WEiGYrU?si=35d5697007d54f3d
Bu yazımda hepimizin zaman zaman dilinden düşürmediği yalnızlığı konuşmak istiyorum. Yalnızlığa hepimiz farklı anlamlar yüklemişizdir. Kimi yalnızlığı sevgisizlik olarak görür, kimi anlaşılmamak, kimi görülmemek.. Hepsi tek bir kapıya çıkıyormuş gibi ama aslında değil. Günümüzde yalnızlık olarak tanımlanan durum, kişinin kendinde eksik olan duygulardan kaynaklanmaktadır. Örneğin anlaşılmadığımı hissediyorsam kendimi yalnız olarak tanımlarım. Dışarıdan biri beni anladığında artık yalnızlık benden uzaktadır. Çünkü eksik olan anlaşılma duygum tamamlanmıştır.
Benim düşüncem, günümüzdeki yalnızlığın giderilme yönteminin bir kaçış yolu olduğu şeklinde. Kendi içimizde halledemediğimiz şeyleri dışarıda aramak bir kaçış yolu haline gelmiştir. Eksik yönlerimizi tamamlayan durum sona erdiğinde biz yine kendimizle kalırız. Bu yüzden bu yöntem kalıcı bir çözüm değildir. Bazılarımız insanlara sığınır, bazılarımız filmlere, kitaplara.. Bir şeye sığınmak bir şeye saklanmak doğru değildir. Çünkü kaçtığımız şeyden bir gün uzaklaştığımızda dönüp dolaşıp yine kendimizle kalırız. Dönüp dolaşıp geleceğimiz yer yine kürkçü dükkanıysa, insan kendi eksikliklerini dışarıdan toplamayı bırakmalı. Aksi takdirde hep eksik kalmaya mahkumuz. Hepimiz saklanmışızdır bir şeylere. Bunun bir çözüm yolu olmadığını, saklandığımız durum bittiğinde belki de bizi terk ettiğinde deneyimlemişizdir. O halde bunu değiştirebiliriz. İnsan kendi eksikliklerini nasıl tamamlar sorusuyla başlayalım.. Bugüne kadar tek bildiğimiz dışarıdan tamamlanma arayışıydı ama şimdi bu böyle olmayacak. Artık kendi eksikliklerimiz için bir insana bir hobiye ihtiyacımız kalmayacak. Çünkü bunu biz kendimizle ilgilenerek, kendimizin farkına vararak düzeltebilicez. İnsan önce neyden eksik olduğunun farkına varmalı. Neyden eksik olduğumuzu bilirsek içeriyi hangi duygularla doldurmamız gerektiğini de biliriz. Peki bunu nasıl yapabiliriz?
Anlaşılmak dedik, sevgi dedik, görülmek dedik. Bunları çoğaltabiliriz.. Ben bu üç duyguyu ele almak istiyorum şu an. Bu üç duygunun çözüm yolu da aynı mantıktan geliyor. Daha önce de çok kez belirttiğim gibi kendimize karşı davranışlarımızla ilgili. İnsan kendine nasıl davranırsa dışarıdan da onu görür ya da göremez. Kendini sevmiyorsan dışarıdan sevgi göremezsin. Kendini görmüyorsan, kendine bakmaktan sürekli kaçıyorsan, dışarısı da seni göremez. Çok kez belirttiğim bir şey bu, çünkü gerçek olan bu. Siz de epey duymuşsunuzdur ''kendini sev.. kendini sev'' nidalarını :) bana da derlerdi anlamazdım.. Ama gerçek olan bu. Düşününce mantıklı olan da bu. Kendini bile sevemeyen başkasını nasıl sevebilir? Bu kişi sevilse bile sevgiyi kendinde deneyimlememiş biri olduğu için o duygunun adının sevgi olduğunu bile anlayamaz.. Belki bu sevilmiyorum yakınmaları aslında sevilmenin ne demek olduğunu bilmiyorumdan kaynaklanıyordur? İçerideki eksikliği,kendimizin tamamlaması ne kadar önemli farkında mıyız.. bu gerçekten çok önemli. Yaşadığımız tecrübelere baktığımızda bunun önemini daha iyi anlayabiliriz. Ordan oraya savrulmaktan başka bir şey değil kaçtığımız şeyler.
Kendimizden kaçmak, kendimizi terk etmek, başkasının da bizi terk etmesine davetiye çıkarmaktır aynı zamanda. Çünkü insan kendine ne kadar değer verirse o kadar da değer görür. Zarar, izin gerektiren bir şeydir diyoruz ya, bu da öyle. Kendine ne zarar verirsen dışarının da aynısını sana yapmasına izin vermiş olursun. Bu yüzden kendine karşı muamelen güzel olmalı. Hak etmediğin şeyleri önce ''sen'' kendine yaşatma.
Yalnızlık duygusunun eksikliklerimizden kaynaklandığından bahsettik başka bir yönden daha yalnızlığa bakmak istiyorum.
Neden yalnızlıktan kaçarız? Çünkü kendi içimizdekilerle yüzleşmekten korkarız. Öyleyse yalnızlık duygusundan kendimize dair rahatsız edici şeyler olduğu için kaçıyoruz. Peki ya tek başınalık? tek başınalıkta güzellik vardır. Tek başına olmak günümüzde yalnızlıkla karıştırılsa da ikisi tamamen farklı şeylerdir. Tek başına olmak demek insanın içindekilerle birlikte uyum içinde olması demektir. Yalnızlık, içeridekini reddedip ondan kaçma eğilimi doğurur. Yalnızlık, bize çirkinliği çağrıştırırken tek başınalıkta bu yoktur. Tek başınalıkta huzur vardır, yalnızlıkta ise korku.. Aradaki farkı görebiliyor musunuz? Biri kendinden kaçmak iken diğeri kendine sığınmak.. Yazı yazarken hissettiğim, tek başınalık duygusu oluyor. Bir şeyden korkmuyorum, kendimi dinliyorum, kendimle konuşuyorum ve bu bana huzur veriyor. Bir insanla konuşarak bunu yapamazdım. Nedense biriyle konuşmak hepimizde bir korkuya sebep oluyor çoğunlukla. Eğer bu korkuyu aşamamış biriyseniz terk edilme korkusu peşinizden geliyor. Kendini çokça terk etmiş bir insan dışarıda da terkedilme duygusuyla sürekli karşılaşır. Burda da içe dönmemiz gerektiği vurgusunu yapabiliriz.
İnsanlardan korkuyoruz. Çünkü onlara bize zarar verme gücünü verdik hep. Ama dikkat edin, aslında kendinize sizden başka kimse zarar vermedi. Onlara o gücü vererek, yine biz kendimize zarar verdik. Gerçekte ise insan kendine zarar veremez. İnsanın en güvenli olduğu yer kendi içidir. Kendi içerisiyle barışık olan herkesle uyum içerisinde olabilir. Bu yüzden içsel huzur içsel denge çok çok önemlidir. Kendine dönmek, içe dönmek.. bunlar çokça duyulmuş kişisel gelişim sözleridir. Bir şeyi fazlaca duymak, tekrar etmek, verilen mesajın yeterince anlaşılmasına engel olabiliyor. Olaya tam anlamıyla bakamıyoruz. Alışıyoruz çünkü. Ezberliyoruz. Ancak ''içe dönmek'' insanın ezberini bozan bir konu. İçe dönmek, her seferinde yeni yeni kapılar açan bir olaydır. İnsanın kendisi hazine gibidir. Bir kapıyı açtıkça peşinden açılmayı bekleyen başka kapılar gelir. Karmaşık ama bir o kadar da güzel hazinelere sahibiz içimizde. Bu yüzden her insan çok değerlidir. Yeter ki değer vermesini bilelim. Konuştuğumuz tüm bu konularda kendimizin önemini çokça belirttiğimizi düşünüyorum. Aslında yaşadığımız tüm sorunların kendimize karşı ihmalkarlığımızdan kaynaklandığını görebiliriz. Bundan sonra bu farkındalıkla daha çok içe dönük hayatlar yaşayacağımızı umut ediyorum :)
Kendinizle konuşmanın yöntemini bulun. Ben olduğum yerde kendimle konuşamıyordum sürekli araya başka sesler giriyordu. Yazı yazmakta buldum çareyi. Herkes kendine özgü bir yöntem geliştirebilir. Yeter ki işe yarasın.
Kendinizi sevmek için kendinizden başka birine ihtiyacınız yok. Kendinizi anlamak için de öyle.. İçerideki dağınıklığı derleyip topladığınızda ,yani kendinizle uyumu yakaladığınızda, çevrenizle de uyumlu hale geliceksiniz. On kez yüz kez söylemem gerekse bile.. önemli olan ''içerisi''. Kendinizle hoş vakit geçirmeyi öğrenin. En çok kendinize vakit ayırın. Çünkü buna değicek. Biz kendimize hak ettiğimiz ilgiyi, sevgiyi ,şefkati verirsek hayat da bize hak ettiğimiz değeri verir.
O halde; içsel huzurunuzu yakaladığınız, kendinizi sevmeyi öğrendiğiniz, içinizdeki hazineyi keşfettiğiniz yolculuğunuzda size başarılar diliyorum...birbirimize, konuşarak ilham olacağımız başka yazılarda görüşmek dileğiyle.
Uzağa gitmek için yakından başlamalıyız; oysa çoğumuz zıplamak istiyoruz, yakında olanı anlamadan uzaktan başlamak istiyoruz. Yakında olanı anladığımızda, yakın ile uzak arasında mesafe olmadığını fark ederiz. Arada mesafe yoktur, başlangıç ve son birdir. - J. KRISHNAMURTI

Comments